“İsrail” Sorunu, Kurulmasını Sağlayan Birleşmiş Milletlere Başvurarak Asla Çözülemez!

“İsrail” Sorunu, Kurulmasını Sağlayan Birleşmiş Milletlere Başvurarak Asla Çözülemez!

“İsrail” sorununu icat eden ve kökleştiren, Birleşmiş Milletlerin ta kendisidir. 1947 yılında İngilizlerin talebi üzerine BM Genel Kurulu, Filistin Özel Komitesi’ni kurmuş, ardından Filistin Paylaşım Planı’nı ileri sürmüştür. Yahudi varlığı 1948 yılında bu plan temelinde kurulmuştur. Birleşmiş Milletler, gayrimeşru Yahudi varlığının kuruluşunu anında tanıyarak ona meşruiyet vermeye çalışmıştır. Ajan Arap rejimlerin Yahudi varlığına göstermelik bir savaş başlatmasının ardından bu defa güya arabuluculuk girişimine soyunmuş, bu sözde arabuluculuk girişimleri, on yıllar boyunca hiçbir netice yahut fayda ortaya koymaksızın gündeme getirilmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bugüne kadar Yahudi varlığı hakkında 100’e yakın karar aldığı halde Yahudi varlığı bunların hiçbirini umursamamış ve uygulamamıştır. Nitekim BM, 1967 Savaşı’ndan hemen sonra 22 Kasım 1967’de oy birliğiyle aldığı 237 Sayılı Kararda; “savaş yolu ile ülke kazanımı”nın kabul edilemez olduğu ve “en son çatışmalarda İsrail’in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi” gerektiği ifade edilmiş ama hiçbir zaman uygulanmamıştır. BM’nin “İsrail” ile alakalı aldığı ve uygulanan tek kararı, “İsrail Devleti”nin kuruluş kararıdır. Birleşmiş Milletler, sömürgeci devletlerin sömürü araçlarından biridir. Sadece beş devletin veto hakkı olduğu bir oluşumda diğer devletlerin varlığı anlamını yitirmektedir. Halkı Müslüman ülkelerin bu teşkilatta hiçbir etkisi ve ağırlığı yoktur. BM, bugüne kadar Müslümanların lehine hiçbir karar almamış ve uygulamamıştır. Bosna’da yaşanan soykırıma BM’nin desteği, göz yumuşu hafızalardan silinmemiştir. Hakeza Afganistan ve Irak’ın işgalinde 1 milyon Müslümanın katledilmesinde BM kararları önemli rol oynamıştır. Birleşmiş Milletler neyse Arap Birliği, İslâm İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel örgütlenmeler, devletlerarasında düzenlenen zirveler, toplantılar, mekik diplomasileri ve telefon trafikleri de aynı sömürgecilik çarkının parçaları, aynı oyalama taktiklerinin devamıdır. Bunlara üye devletler Batı’nın iş birlikçileri ve Yahudi varlığının gizliden ya da açıktan destekçileridir. Dolayısıyla “İsrail” sorunu ve işlediği insanlık suçları karşısında Birleşmiş Milletlere başvurmak, Genel Kurul’dan veya Güvenlik Konseyinden karar çıkarmaya çalışmak beyhude olmanın ötesinde, halkların öfkesini yatıştırmak ve iktidarları yardımsever göstermek için kullanılan timsah gözyaşlarıdır. Askerî, siyasi, ekonomik ve diplomatik güç ve imkânlarıyla harekete geçmek yerine Birleşmiş Milletlere başvurmak, uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırmak ve kınama açıklamaları yapmak, bilhassa halkı Müslüman olan ülkelerinin iktidarlarnın istismar edebilecekleri argümanlardan ibarettir. Siyaseten işlevsiz, şer’an haramdır!

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *